top of page

Belirsizlikle Dans Etmek

Bir kaç saniye sonrasında olacakları kestiremediğimiz yaşamın içerisinde hareket edebilmek için tek şansımız belirsizlikler ile dans etmek olabilir.


olga-khaletskaya
Olga Khaletskaya

Bir sabah uyandınız ve artık dışarı çıkamayacağınızı, okula ya da işe gidemeyeceğinizi, en sevdiğiniz barda oturamayacağınızı, bir mekanda 150 kişi ile dip dibe dans edemeyeceğinizi öğrendiniz. Bir gece aniden gelen bir sarsıntıyla uykunuz bölündü ve apar topar 20 yılı aşkın süredir yaşadığınız evinizi terk etmek zorunda kaldınız, sevdiğiniz tüm eşyalar beton ve toprakla karıştı, 8 yaşındaki kediniz 2. ve 3. kat arasında kaldı. Bir gün bir iş görüşmesine gittiniz ve hiç tanımadığınız bir erkek ruhunuz ve bedeninize tecavüz etti ve sizi uzun bir binanın bilmem kaçıncı katından aşağıya attı. Dün yürüyüş yaptığınız, telefonla konuştuğunuz, evinize döndüğünüz yol; bugün el yapımı molotof kokteylleri ile dolu bir savaş meydanı. 


Aylarca “Sezeryan mı normal doğum mu?” diye karar vermeye çalıştınız, doğum için hastaneden randevu aldınız, bebeğinize zarar gelmesin diye yediğiniz içtiğiniz her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesapladınız, bebeğiniz karnınızda hareket etmeye başlayınca ona klasik müzik dinletmeye başladınız. Doğum günü geldi ve şimdi yıkık bir hastanenin bodrum katında sizin gibi hamile yüzlerce kadın ile yan yana yerde oturuyor ve bebeğinizin “olabilidiğince” iyi ve sağlıklı doğmasını umut ediyorsunuz. Bu esnada herhangi bir bomba ile ölmemeyi de dileyerek.


Maalesef hepimizin çok iyi bildiği üzere bahsi geçen tüm bu oldukça karamsar olasılıklar yalnızca geçtiğimiz iki sene içerisinde Türkiye ve dünya genelinde yaşadığımız veya tanıklık ettiğimiz gerçek yaşantıların yalnızca ufak bir bölümü. Aynı zamanda yaşarken başımıza gelebilecek insan yapımı felaketlerin ise çok çok çok ufak bir kısmı. Gerek dünyanın kendi, gerekse insanın yarattığı yaşam; hiç birimize belirli, tanımlanmış, güvenli bir yol sunmuyor. Dün yaşadığımız sıradan bir gün, gelecekte yaşayacağımız günlerin de böyle olacağının vaadini maalesef vermiyor. 


İyiyi ve kötüyü, tekinsizliği ve güveni, mutluluğu ve acıyı aynı anda barındıran yaşam oldukça belirsiz bir doğaya sahip. Pek tabii kendi yaşamınızı olabildiğince “belirli” bir çerçeveye oturtabilirsiniz. Kendinizi maddi manevi güvence altına almak için uğraşabilir, bir yaşam hayal edebilir ve bu hayali gerçekleştirmek uğruna adım adım çalışabilirsiniz. Öyle ki bu, belirsizlik karşısında kendini hiç de tekin hissetmeyen beynimiz için de oldukça rahatlatıcı bir yol. Gerçekçi olsun ya da olmasın başı sonu olan, tanımlanmış bir yaşam kurgulamak ve bu kurgu içerisinde hareket etmek, bunca belirsizlik arasında aklımızı yitirmememizi sağlıyor.


Fakat biz her ne kadar tam aksini arzulasak da aslında yaşam (başka bir deyişle diğer insanlar) bize hiçbir vaatte bulunmuyor. Bireysel ya da küresel ölçekte olmasını umduğumuz sakin, güvenli, stabil yaşam; insanlık tarihi boyunca hiç sahip olmadığımız fakat olma potansiyelini de hep bildiğimiz için hiç de vazgeçemediğimiz bir umut yalnızca. (Bkz. "Yaşam Bize Ne Borçlu?")


Buraya kadar tasvir edilen her şey oldukça karamsar hissettirebilir. Yaşamın kaotik doğasını sürekli düşününce “Madem her şey belirsiz ve yarın ölebilirim, o zaman neden yaşayayım ki?” diyebilirsiniz. Fakat yaşamın belirsizlikler ile dolu olması tek başına iyi ya da kötü bir şeyi ifade etmiyor olabilir. Yaşamı iyi ya da kötü yapan bizim ve başkalarının eylemleri olduğu kadar; yaşama yüklediğimiz anlamlar ile de ilişkili. Yaşamın halihazırda olduğundan daha iyi, sakin, huzurlu olmasını bekledikçe, yaşamaya dair heveslerimiz de azalıyor. Çünkü yaşam gayet istikrarlı bir biçimde bu beklentilerimizi karşılamıyor. Ya da biraz olsun kendimizi güvende hissetmek adına kurguladığımız yaşamımız, kontrolümüz dışındaki felaketlerden etkilendiğinde (çok haklı olarak) yıkılabiliyoruz. Buna dış felaketler kadar, kendi kurgularımız da sebep oluyor. 


Dolayısıyla yaşamda daha kolay hareket edebilmek adına belki de yaşamı daha güzel bir yer haline getirmek ya da kendi adımıza en doğru yaşamı tasarlamak yerine; yaşamı olduğu belirsiz ve kaotik hali ile görmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bu pek tabii daha iyi ve doğru olan için uğraşmamak, gerek kendimizin gerekse başkalarının yaşamlarını önemsememek ve her şeyden vazgeçip yeryüzünde cehennemi yaratmak anlamına gelmiyor. Basitçe yaşamın olağan belirsizliğini iyileştirmek ya da netleştirmek yerine bu belirsizliği görmek anlamına geliyor. 


Tüm bu belirsizlikleri gerek hayallerimiz gerekse eylemlerimiz ile netleştirmeye çalışmak düşündüğümüz kadar işimize yaramıyor ve hatta bizi daha da fazla etkiliyor olabilir. Bunun yerine eğer yaşamın belirsiz doğasını kabul edebilir isek, kontrolümüz dışında olanları değiştiremesek de, belki de yaşam içerisinde daha kolay hareket edebiliriz. Bunun için de belirsizlik ile dans etmeyi o ya da bu biçimde öğrenmemiz gerekiyor. Öyle ki tüm bu kaos içerisinde yaşamak durumunda olan bugünün insanı için “belirsizlik ile şekillenebilir olmak” en önemli hayatta kalma becerilerinden biri gibi görünüyor.


Ne iyimser ne de karamsar bir bakış açısı ile yaşamın olağan belirsizliğini değiştirmek ya da direnmek yerine, belirsizlik ile dans etmeyi öğrenebilir isek; hem sürekli doğru seçimleri yapma kaygılarımızdan kurtulabilir hem de belki yaşadığımız diğer kaygıları dönüştürebiliriz. Belki de ancak böylelikle umduğumuz yaşamı hem kendi evrenimizde hem de dahil olduğumuz evrende yaratmaya başlarız.


Bu yazı 07.03.2022 tarihinde Bobo Scope'da yayınlanmıştır.

 
 
bottom of page